Tarihte Çocuk Yetiştirme Kültürleri; Osmanlı, Vikingler ve Daha Fazlası

Osmanlı Döneminde Çocuk Yetiştirme Pratikleri

Osmanlı döneminde, özellikle de Orta Çağ olarak tabir edebileceğimiz dönemde, günümüzde de her ne kadar değişim göstermiş olsa da var olan aile olgusundan köklenen bir çocuk yetiştirme kültürü olduğu gözlemlenmektedir. Buna göre, aileye girişi büyük bir mutlulukla karşılanan bebek, annenin ve ailenin büyüklerinin gözetiminde ev ortamında yetiştirilirdi. Baba ailenin ihtiyaçlarını karşılarken, anne daha çok ev işlerini organize etme ve belirtmiş olduğumuz gibi çocuğun bakımı noktasında etkiliydi.

4 yaş, okul öncesi eğitimin başlaması için uygun görülürken, ev içinde de geniş aile ile beraber yaşamanın bir avantajı olarak özellikle “güzel huy” ve “güzel konuşma” öğretimi ailenin büyüklerince yapılırdı. Okullarda ise, matematik, mantık, felsefe, astroloji, Arapça ve Farsça’nın yanı sıra, belagat, prozodi ve hat sanatı eğitimi verilirdi. Bu denli yoğun bir ders programının bulunmasının sebebi, bu dönemde varlığını sürdüren düşüncelerden biri olan, eğitim ve öğretim açısından çocukluğun verimli kullanılması gerektiğidir; öyle ki kişinin ilerleyen yaşlarda değişmesinin zordur.

Osmanlı döneminde çocuk yetiştirmede önemli bir paya sahip olan bir diğer alan ise oyunlardır. Oyunların, eğitimin ve dünyayı keşfetmenin bir yolu olduğu bu dönemde de bilinirdi. Bu yıllara damgasını vuran oyunlar şöyledir: Çaylak beni kapamazsın, pilav pişirdim, altun beşiğe kim biner, saklambaç ve ebe çıldır.

Oyunlar, Birinci Dünya Savaşı döneminde ise askeri faaliyetler için bir zemin oluşturmuştur. Bu yıllarda oyunlar, çocukların erken yaşta asker olması söz konusu olduğundan, askerî faaliyetler sırasında ihtiyaç duyabilecekleri çeşitli beceriler üzerine kurgulanmıştı. Bununla beraber, okullarda vatan ve millet sevgisini aşılayacak çeşitli eğitim faaliyetlerine de yer verilmişti.

Viking Çağı İskandinavya’sında Çocuk Yetiştirme Pratikleri

Viking Çağı İskandinavya’sında, erkekler yasal olarak 16 yaşında yetişkin olarak kabul ediliyordu. Ancak yetişkinliğe ulaşmadan önce, tüm çocukluk dönemi hayatta başarılı olmak için ihtiyaç duyacakları becerileri öğrenmekle geçiyordu. Bu da, çocuk yetiştirmenin hayatta kalma becerilerinin odağında tamamlandığı anlamı taşımaktadır.

Viking kültüründe, çocuklar yaygın olarak anneleri tarafından yetiştirilse de, bazı durumlarda, özellikle de erkekler için geçerli olmak üzere koruyucu aile söz konusuydu. Bu pratik, iki Viking ailesi arasında bağ kurmayı ve birbirlerinden yardım almayı imkânlı kılıyordu. Bununla beraber çocuğun, hayatı boyunca destek görebileceği iki ailesi oluyordu.

Viking Çağı İskandinavya’sında oyunlar daha çok doğa sporları üzerine kuruluydu. Buna göre, yüzme, at binme, yarış, tekne gezintisi ve güreş gibi etkinlikler yaygındı. Ayrıca, satranç gibi günümüzde popüler olan masa oyunları da oyun kültürünün ciddi bir bölümünü oluşturuyordu.

Viking Çağında ortalama yaşam süresinin 40 – 45 olduğu düşünüldüğünde, çocukların erken yaşlarda bir yetişkinin işini yapmasına yardım etmesi veya bu işi tek başına yerine getirmesi önemliydi.

Orta Çağ İskoçya’sında Çocuk Yetiştirme

Ortaçağ İskoçya’sında çocuk yetiştirme kültürü, Büyük Britanya’da Roma hâkimiyetinin sona ermesinden,  16. Yüzyıldaki Rönesans ve Reform dönemine kadar geçen sürede ortaya çıkmış olan pratikleri kapsar.

Ortaçağ İskoçya’sında çocukluk ölümlerinin oranı oldukça yüksekti; Bu çağda erken dönem hastalıklar öylesine yoğundu ki İskoçya’nın nüfusu bu durumdan ciddi oranda etkilendi. 15.yüzyılda bebek bakımına dair inanışlarda değişim gözlendi ve emzirme bu dönemde oldukça yaygınlaştı. Bununla beraber “sütanne” terimi ortaya çıktı ve yayla klan liderleri arasında evlat edinme sıklaştı.

Orta Çağ İskoçya’sında, günümüzdekine benzer bir şekilde, çocuğun özellikle doğayla iç içe olduğu oyunları oynaması sağlanırdı. Buna göre, 3 yaşından itibaren hayal gücüne dayalı oyunlar ile açık alanda gerçekleştirilen futbol, golf, okçuluk ve bowling benzeri sporlar çocuk yetiştirme kültürünün bir parçasıydı.

Bölgede Hristiyanlığın yaygınlaşması ile beraber erken dönemdekiler için açılan okular dini kurumların ve manastırların bir parçası haline geldi. Bununla beraber, özellikle taşrada, kırsal alanlarda, yaygın olan ve temel eğitim veren okullar ve el becerisinin gelişmesine odaklanan dikiş – nakış kursları da bulunuyordu. Ebeveynlerin çocuklarına okul yolu ile eğitim verme arzusu, 1496 Eğitim Yasası’nın kabulü ile doruğa ulaştı. Bu yönüyle Gal toplumunun eğitime ciddi önem verdiği söylenebilmektedir.

Buna rağmen bu dönemde pek çoklarının evde kalarak, tarım, hayvancılık ve zanaatkarlıkla uğraştığı da bilinmektedir.

Orta Çağ İngiltere’sinde Çocuk Yetiştirme Kültürü

Orta Çağ İngiltere’sinde büyüyen çocukların çoğu için yaşamın ilk yılı en “tehlikeli” dönem olarak kabul edilirdi; bunun sebebi elbette ki çeşitli erken dönem hastalıkları sebebiyle, çocukların yüzde 50’sinin hayattan kopmasıydı. Böyle bir durum ile karşılaşmamak adına, bu dönemde anneler, anne sütünün gücüne inanır ve uzun süreler emzirmeyi yeğlerdi. Anne köyde yaşıyor ise bakım ve emzirme işini tamamıyla kendisi üstlenirken, soylu olması durumunda bebek bakımı için bir sütanne veya bakıcı görevlendirirdi.

Bu dönemde, 7 yaşına ulaşan çocuklar için oyun hâlâ yaşamının önemli bir parçasıydı; ancak çocuğun öğrenme ve aile görevlerini yerine getirme yeteneği arttıkça aile dinamiklerine katkıda bulunma zorunluluğun da arttığını söylemek mümkündür. Bununla beraber, ebeveynlerin durumu izin verirse, örgün eğitime giriş yaşı da 7 olarak kabul edilirdi.

12 yaşına geldiğinde, çocuk aile görevlerinde daha ciddi bir rol üstlenmeye başlardı. Kilise kanunlarına göre kızların bu dönemde evlenmesi normal olsa da, erkekler mirasçı veya soylu değilse böyle bir girişimde bulunamazdı. Dolayısıyla, Ortaçağ İngiltere’sinde yaşayan çocukların sorumluluk alacak şekilde yetiştirildiğini ve yetişkinliğe geçişin olabildiğince hızlandırılmaya çalışıldığı söyleyebiliriz.

12 yaşını doldurmuş olanlar köyde yaşıyor ise evde kalır ve tarım ve hayvancılık konusunda ebeveynleri tarafından eğitilirlerdi. Soylu olanlar ise silah kullanma becerilerini (erkekler) geliştirir ve ev idaresinin nasıl yapılacağına dair bilgiler alırlardı (kızlar). Bu türden, gerçek yaşam pratiklerine dayanan eğitimler, Orta Çağ İngiltere’sinde çocuk yetiştirme kültürünün en önemli parçası olarak kabul edilirdi.

Bu dönemde – ve coğrafyada – ergenlik, çocuğun evden ayrıldığı; kilisenin hizmetine girdiği veya bir eğitim kurumuna başladığı dönem olarak kabul edilirdi.

Sorularınızı ve düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz:

Yorum & Soru Bırakın

Anne Rehberi
Logo